Meşhur bir atasözü vardır; “Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer”. Günümüzde bu sözü iş dünyası için düşündüğümüzde “Müşterinin kalbine giden yol teknolojiden geçer” demek çok yanlış olmaz.

Rakamlar yalan söylemez…

Apple çıkardığı her yeni modelde, bir önceki modelin satış rekorlarını kırıyor. Diğer markalar için de durum pek farklı değil. Mobil kullanım oranları her geçen gün artıyor ve yapılan araştırmalar daha uzun süre bu büyümenin devam edeceğini öngörüyor. IDC‘nin yayınladığı rapora göre tablet bilgisayarlar, kişisel bilgisayarların yıllık üretimini 2015 sonu itibariyle geçmiş olacak. Aşağıdaki grafikte önceki yılların rakamlarını ve tahminleri görebilirsiniz.

Hal böyle olunca oturup düşünmek gerekiyor, peki biz işimizi teknolojiye uyarlayabildik mi? Ya da internet ve sosyal medyanın gücünü doğru kullanabiliyor muyuz? İşte bu noktada en çok yapılan hata “şirket web sitemizi yaptık herşey bitti” şeklindeki yanlış düşüncede yatmakta. Sadece web sitesinin yeterli olacağını düşünmek ve tanıtım için online kanallarda yapılan birçok reklam harcaması, şirketin teknoloji araçlarına yaptığı yatırımların maliyetini oldukça arttırıyor. Yine ilginç bir bilgi paylaşmak istiyorum; IAB’nin verilerine göre Türkiye’de 2014 yılı içerisinde 650 milyon TL’lik dijital reklam yatırımı yapılmış.

Peki teknolojiyi ve elimizdeki araçları daha iyi kullanarak bu maliyetleri düşürmek, müşterilere daha kolay ulaşmak ve müşterilerin tercih ettiği marka olabilmek mümkün mü? Bu sorulara iki yönden bakarak farklı cevaplar vermek gerekiyor.

1. Internetten doğru müşteri kitlesine ulaşın: Web siteniz eğer arama motorlarında üst sıralarda yer almıyorsa size ulaşamayacaklardır. O zaman siteniz için SEO(Search Engine Optimization) çalışmaları yapmak gerekmektedir. SEO çalışmaları ile siteniz uygun kelimeler için üst sıralarda yer alacaktır. Bunun haricinde sitenizin Facebook ve Twitter’da yer alması ve mümkünse buralarda doğru kitleye uygun reklam vermeniz çok önemli olacaktır.

Ek olarak yazımın başında artan mobil cihaz ve tablet kullanıma örnekler vermiştim. Bu durumda web sitemizin bütün cihaz ve web tarayıcılarında düzgün görüntülenecek şekilde ayarlanması gerekmektedir. Hatta artık mobil cihazlar için de birer native uygulamanızın olması zorunluluk haline geliyor neredeyse, zira yapılan araştırmalarda mobil uygulamaların web sitelerinden daha fazla kullanıldığı ve bağımlılık yaptığını görebiliyoruz.

2. İşinizi yönetmek için bütünleşik sistemler kullanın: Müşterileriniz cep telefonları, tabletler vb. cihazlar ve yazılımları kullandığı gibi aslında siz de sürekli olarak bu cihazları kullanıyorsunuz. Hangi ürün ya da hizmeti ürettiğiniz önemsiz sonuçta siz de işinizi yönetmek için bunlara mecbursunuz. Bu durumda sizin işinizi yönetmek için kullandığınız yazılımın da iş yapmak için kullandığınız bütün enstrümanlara erişmesi ve en önemlisi bunu cihaz, zaman ve mekan fark etmeksizin sizin kullanımıza sunmalı.

Bu noktada CRM uygulamaları tam olarak sizin ihtiyacınızı karşılayabilir nitelikte olduğunu söyleyebilirim. CRM uygulamaları genel olarak Satış Otomasyonunuzu(Sales Automation), Pazarlama(Marketing) ve Müşteri Hizmetleri(Customer Service) bileşenleriyle hem işinizi, hem de müşterilerinizi daha iyi yönetmenizi, iş verimliliğinizi arttırmanızı sağlayavaktır.

Harvard Business School’dan Prof.Dr. Rajiv Lal diyor ki: “CRM programları uygulanırken, yalnızca sistemler değil, şirket içi akışlar, müşteriye dair süreçler ve teşvik politikaları da değişmeli; çünkü müşteri merkezlilik şirketin yalnızca teknolojik ya da satış odaklı gücü değil, kültürel olgusudur. Kültürel değişimi sağlamadan müşteri bağlılığını garanti edemezsiniz.”

İşte bu özellikleri sayesinde Dynamics CRM firmanızın ihtiyaçlarına göre şekillenir, işinizi yönetmede size yardımcı olur ve birlikte çalışmayı arttırarak Prof.Dr. Rajiv Lal’ın dediği gibi kültürel değişimi sağlar.